19 Kasım 2010 Cuma

Merkezden fren hükümetten gaz

Bazen şaşırmamak da şaşırtıcı olabiliyor. Ana gündemini ticari dengesizlikler ve para birimlerinin değeri konularının oluşturduğu Seul'de düzenlenen G-2(0) -ABD ve Çin'in G-2 oluverdiği- zirvesinde ne Çin'in ucuz para birimi Yuan'a, ne de ABD'nin 600 milyar dolarlık son parasal genişleme kararının gelişmekte olan ülkelerde yol açacağı sorunları önlemeye dönük samimi bir karar çıkmaması, böyle bir durum. Zirvedeki bir toplantıda, "Herkes Kore'ye zirve ya da iş toplantısı için geldi, ben sadece iyi bir gece uykusu çekmek için geldim" diyen İngiltere Başbakan'ı David Cameron da belli ki şaşırmayanlar grubunda. Ama diken üstündeki dünya ekonomisinde çözümsüzlükteki bu ısrar yine de hayret verici.

Zirvenin ikna edici bir çözüm üretememesine karşılık, G-20'nin 15'inci sırasındaki Türkiye sermaye akımlarının mayıştırıp sürüklediği tatlı rüyasından uyanmaya başladı gibi. Kısa vadeli sıcak para girişlerine karşı ilk tedbirlerini açıklayan Merkez Bankası gecelik borçlanma faiz oranlarını (MB ile piyasa yapıcı bankalar arasında) 400 baz puan düşürüp yüzde 5,75'ten yüzde 1,75'e çekti. Ama bir süredir gecelik piyasada borçlanmaya çıkmayan MB'nin bu indirimi yabancı sermayeye, öteki faiz türlerinde de indirim yapabileceği sinyaliyle gözdağı vermekten öte geçmiyor. Bankaların ellerindeki TL mevduatın MB'de tutmakla yükümlü oldukları kısmını belirleyen zorunlu karşılık oranını da 0,5 puan arttırarak yüzde 6'ya çıkardı. Bununla birlikte Hükümet de seçim öncesi ilk büyük atağını gerçekleştirerek 200 bin kişiye iş yaratması öngörülen istihdam paketini ve küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ) dönük olarak da 3 milyar TL büyüklüğündeki düşük faizli kredi destek paketini açıkladı. Şimdi soru, her biri bir sacayağı oluşturan bu önlemlerin ne kadar işe yarayacağı ve kimin nasıl faydalanacağı.

Yazının devamı 15-28 Kasım 2010 tarihli Newsweek Türkiye dergisinde
(Fotoğraf: Ümit Bektaş-Reuters)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder