4 Kasım 2010 Perşembe

CHP’de güz sancısı

CHP'nin geçen Haziran ayında düzenlediği ve benim de bir bölümünü izlediğim Trakya gezisinde halkın gösterdiği yoğun ilgi seçim otobüsündeki partililerce iktidar işareti olarak yorumlanıyordu. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin güçle özdeşleşen ismi Genel Sekreter Önder Sav’ın bir adım gerisinde olduğu yönündeki toplumsal algıyı ise pek umursamıyorlardı.

Kılıçdaroğlu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın tüzük uyarısıyla başlayan süreçte üzerindeki “gölge lider” imajını silmek için, belki de Genel Başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana hazırlandığı savaşın düğmesine bastığı için artık umursuyorlar. CHP’deki dönüşümün tartışıldığı bunca aydır aslında değişim adına hiçbir şey olmadığı, tarafların elleri kılıçlarında partiye hakimiyet mücadelesinde hamle anını bekledikleri de -gereği yoktu ama- tam olarak ispatlanmış oldu.

“CHP’nin politbürosu” olarak nitelenen Önder Sav, genel sekreterin parti örgütü üzerindeki etkinliğini azaltacak yeni tüzüğe karşı çıkıp iptal ettirmek isteyince Kılıçdaroğlu için hamle vakti geldi ve yeni Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) ilan ederek Sav ve Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay'ı dışarıda bıraktı. Tasfiye edildiğini gören Sav ve ekibi de eski MYK’nın görevine devam ettiğini ve Kılıçdaroğlu’nun katılmadığı Parti Meclisi’ndeki oylamada olağanüstü kurultayın 27-28 Kasım’da toplanması kararı alındığını açıkladı. Ancak Kılıçdaroğlu kanadı Kurultay için ne zaman müsait olduğunu henüz açıklamış değil. CHP için sancılı bir süreç.

Soru şu: CHP’yi ikiye, hatta “Baykalcılarla” birlikte üçe bölen bu sancıdan asıl değişim doğar mı? Eğer bu süreç yıllardır partinin hangi organına kimin getirileceğine, hangi ilde kimin milletvekili listesine gireceğine tek başına karar verenlerin sultasına son verebilirse olabilir. Ama aktörler değişip, adetler değişmezse bu da ancak yeni bir hayal kırıklığı olur.

Yeni listeyle Kılıçdaroğlu siyaseten bağımsızlığını ilan etti. Bunu tescilleyecek ve çok tartışılan liderliğini perçinleyecek olan yer ise şimdiye kadarki en büyük siyasi sınavını vereceği ve artık kaçınılmaz hale gelen kurultay olacak. Tabii başarabilirse. Başaramazsa, bu süreç CHP’yi tam unutulmuşken, 1990’lardaki “kurultay partisi” konumuna tekrar sürükleyebilir ve en korkuncu da herhalde bu olur.

Bu arada; Youtube açılır açılmaz, siteye yüklenip tekrar gündeme getirilen Deniz Baykal videosunun zamanlaması ne kadar tarihi oldu yine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder