Başlık, Ezel dizisinden bir Ramiz Dayı repliği gibi oldu. Ezel tatilde ama, NTV’deki “Tuncel ve Dostları” programında çevreyle ilgili hassasiyetlerini dile getirirken farkına varmadan ve haklı olarak Ramiz Dayı karakterine bürünen Tuncel Kurtiz’den etkilenmiş olabilirim, bilmiyorum. Yazın az sayıdaki keyifli programdan biriydi ve önceki gün ne yazık ki son bölümü yayımlandı. Konuklarsa ressam Muzaffer Akyol ve şarkıcı Sema Moritz’di. Akyol’un yazdığı “Harici” şiiri üzerine gelişen sohbet, Sema’yla Kurtiz’in birlikte söyledikleri Şeyh Bedrettin Destanı ve Sema’nın “Mazi Kalbimde Yaradır” tangosu, programı benim için mükemmelleştirdi. Yine bir sıcakla kavga anımda sabaha karşı saat beşte tesadüfen tekrarını yakaladığım için mutluydum.
Sevgili dostum (ve blog teknik danışmanım) Yenal son postunda, aşırı sıcakların getirdiği uyuyamama halini alt etme mücadelesi yerine genelde kalkıp kitap okumayı tercih ettiğimi anlattığım yazıma atıfla, “Hiç değilse sıcağın hayata pozitif bir katkısı varmış. Bir katkısı daha olmasını umuyorum. Bloguna daha fazla post girebilir mesela” diyor benim az yazmama serzenişte bulunarak.
Kesinlikle haklı. Açıkçası ciddi bir hevesle yeni açtığım blog için yeteri kadar bonkör davranamadım şimdiye kadar klavyenin tuşlarına. Ama kısa süre içinde bu mecra da zaman çizelgemden hakkettiği payı alacak gibi. Zira, aklımı sürekli kendisine haksızlık yaptığım hissiyle kurcalayan blogum şu an gözüme içinde yeterince balık olmayan akvaryum gibi görünüyor.
Bu haftaki haberimi bitirdiğimde sabah saat dokuzdu. Ve yine bir cuma gecesi daha hiç uyumadan cumartesiye bağlandı. Dün sabah saat yedi buçukta uyuyabilmiştim, ama bugün dergiyi bağlayacağımız için uyumak imkânsız. Umarım bu gece dergi bitip eve döndüğümde uyuyabileceğim ölçüyü kaçırmaz sıcak hava dalgası.
Ne dersin, bayram gelmeden iki kişi klimaya mı girsek Yenal?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder