14 Aralık 2010 Salı

Bin yılın sorusu: Batı ekonomik güce dönüşürken Ortadoğu neden geri kalmıştı?

9 Mayıs 1665. İstanbul'da bir mahkemede, o dönemde yeni rastlanan türde bir dava görülüyor. Kadının karşısında davacı olarak Mehmet adlı bir tüccar var. Mehmet'in şikâyetçi olduğu kişi ise İngiltere Büyükelçisi Heneage Finch. Mehmet, kendisine borçlanan bir grup İngiliz tüccarın ortadan kaybolduğu gerekçesiyle, alacağının tüccarlara kefil olan Büyükelçi tarafından ödenmesini istiyor. Söz sırası kendisine gelen Finch, İngiliz mağrurluğuyla kadıya Osmanlı devleti ve İngiltere arasında imzalanan bir kapitülasyon metnini uzatıyor. Anlaşma, bir İngiliz'in bulunduğu ticari davalarda eğer ortada bir belge yoksa iddiaların dinlenemeyeceğini hükmediyor. Anlaşmayı inceleyen kadı, Mehmet'ten iddiasını kanıtlayacak bir belge istiyor. Ancak elinde herhangi bir belge yok. Kadı davayı usulen reddediyor.

O dönemde saf Osmanlı tüccarlarının sadece verilen bir söze güvenerek başkalarına borç verebilmesinin arkasında, modern dünyada kullanılan ekonomik enstrümanlardan habersiz olmaları yatıyordu. Oysa Ortadoğu topraklarında ticaret yapan Batılılar yeni ticari yöntemlere yıllardır alışkındı ve bunları elde ettikleri ayrıcalıklarla Ortadoğu ülkelerinde de uygulayabiliyorlardı. Yaşam ve ticaret biçimlerindeki bu bölgelerarası farklılık, yüzyıllar içinde oluşan ve dünyanın kaderine damga vuran derin bir ayrışmanın küçük bir örneği sadece. Bugün insani gelişme endeksi, kişi başına gelir, okur-yazarlık oranı gibi gelişmişlik göstergelerinde Ortadoğu ülkeleri, OECD ülkelerinin epey gerisinde yer alıyor. Türkiye ise bölgede özel bir konumda. Bir yandan coğrafi ve tarihi bakımdan Ortadoğu'nun bir parçası olduğu için bugünkü ekonomik problemlerinin bir bölümünü bölgenin geçmiş dinamiklerinden devralıyor, öte yandan Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayarak çizdiği farklı yörünge sayesinde ekonomik performansı bölgedeki diğer ülkelerden daha olumlu.

Yine de rekabet gücünü ve gelir düzeyini frenleyen, çözümü yapısal reformların hayata geçirilmesine bağlı olan temel problemler söz konusu. Örneğin, Türk şirketlerini daha yüksek bir standarda kavuşturarak rekabet gücünü arttırması beklenen yeni Ticaret Kanunu birkaç yıldır çıkarılamıyor. Başka bir problem Türkiye'nin iç tasarruf oranının düşüklüğü nedeniyle büyümek için dış sermayeye muhtaç olmasına rağmen iç tasarrufları arttıracak adımları atamaması. Bunun bir yolu şirketlerin halka açılarak kaynak temin etmesi. Ancak SPK ve İMKB'nin halka arz kampanyalarına rağmen şirketlerin çoğu geleneksel "aile şirketi" yapısını koruduğu ve kurumsallaşmaktan çekindiği için hisselerini halka arz etmeye pek yanaşmıyor. Öte yandan halkın sermaye piyasası kurumlarına duyduğu güvensizlik de önemli bir etken. Bu sorunların bir özelliği de her birinin İran ve tüm Arap ülkelerinde daha ciddi boyutlarda hüküm sürmesi.

Yüzyıllar boyu şekillenen davranış ve düşünce kalıplarının etkisiyle problemler birikerek miras kaldı. Avrupa Ekonomi Kuruluşu tarafından yapılan bir araştırmada dünyanın en önemli 1000 ekonomisti arasında yer alan yedi Türk ekonomistten biri olan, ABD Duke Üniversitesi Ekonomi Profesörü Timur Kuran yıllardır büyük çoğunluğunu Müslüman ülkelerin oluşturduğu Ortadoğu ile Avrupa'nın ekonomik gelişmişlik düzeyleri arasındaki farkların nedenlerini araştırıyor. Avrupa ekonomik açıdan güçlenirken Doğu'nun neden azgelişmiş bir bölgeye dönüştüğünün izini tarihin derinliklerinde süren Kuran, son olarak 17'inci yüzyılda İstanbul'daki kadı mahkemelerinde görülen ticari davaların kayıtlarını kurduğu bir ekiple mercek altına alarak "Mahkeme Kayıtları Işığında 17'inci Yüzyıl İstanbul'unda Sosyo Ekonomik Yaşam" başlıklı, 10 ciltlik (İlk iki cilt İş Bankası Kültür Yayınları'nca yayımlandı) bir esere dönüştürdü. Dönemin ekonomik yapısını gözler önüne seren bu çalışmadan elde ettiği bulguların analiz edildiği ve Aralık başında ABD'de yayımlanan "The Long Divergence-How Islamic Law Held Back The Middle East" (Yollar Ayrılırken: İslam Hukuku Ortadoğu'yu Nasıl Geri Bıraktı) adlı kitabındaysa, Doğu-Batı gelişmişlik farkının temellerine ilişkin yeni tezler öne sürüyor. Kitabını ve çalışmalarını Newsweek Türkiye ile paylaşan Kuran'ın ulaştığı sonuçlar geçmişteki kimi araştırmalar gibi Ortadoğu'nun geri kalmışlığı sorununu dar görüşlü hükümdarlar, tutuculuk ya da İslami gericilik gibi klişelere bağlamıyor. Temel olarak iki bölgenin kurumsal yapıları üzerinden hareket eden Kuran, İslam toplumlarının sorununu devletin kendini yenileyememesinde değil, özel sektörün gelişmesini engelleyen hukuksal tıkanmalarda görüyor.

Yazının devamı 13-19 Aralık 2010 tarihli Newsweek Türkiye dergisinde.
(Fotoğraf: Ersan Yiğitsözlü - AA)

Not: The Long Divergence, Princeton Üniversitesi Yayınları'nca Kindle versiyonuyla birlikte yayımlandı. Kitabın Facebook sayfası da şimdiden tartışma platformuna dönüştü.

3 yorum:

  1. güzel yazıydı. çok önemli bir kitaptan haberdar oldum sayenizde, teşekkür ederim.

    ama ne yazık ki newsweek dün itibarıyla, bir bakkal dükkanıymışçasına kapatıldı...

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim yorumunuz için.
    Newsweek Türkiye sıra dışı bir dergiydi, maalesef dediğiniz gibi oldu...

    YanıtlaSil
  3. Bir derginin kapatılacağına hiç bu kadar üzüleceğim aklıma gelmezdi, hem de ortadoğuda ki olaylarlardan hemen önce, newsweekten takip etmek güzel olacaktı

    YanıtlaSil