16 Ocak 2011 Pazar

Masa da masaymış ha


Ve açılır bir kez daha bir yeni hayat sahnesi...

Newsweek Türkiye’nin beş ay süren hazırlık evresiyle beraber yaklaşık iki buçuk yıllık macerası aniden son buldu. Newsweek Türkiye gibi doğumundan itibaren naçizane pay sahibi olduğu durumlarda sahiplenme duygusu, insanın mutlu olduğu bir iş yaparken hissettiği aidiyet duygusuyla yarışabiliyor.

İşte o zaman, yayın hayatına başladıktan birkaç ay sonra en çok alıntılanan dergi olan, kapanmadan sadece dört gün önce yılın kapağı seçilen, çeşitli ödüller alan bir yayından çok hayatınızın tam içinden bir anlamı ve amacı da bırakmış oluyorsunuz geride. Hâlâ duymayanlar ve duyunca inanamayanlar olsa da, sayısı belirsiz gün doğumuna klavyelerin tuş sesleri, uykusuzluktan kısılmış gözler, sert kahveler ve tartışmalar eşlik etmiş olsa da hayatın bir dönemecine daha geliverdiğinizde elden gelen yeni başlangıçların tohumunu atmaktan öteye geçemiyor.

Köşebaşlarından ibaret çünkü hayat ve dönülecek usulca her birinden. Ve bu konuda, Radikal Kitap’ın bu haftaki sayısında Figen Şakacı’nın ünlü Rus yazar Nabokov’un “Konuş, Hafıza” kitabı (İletişim Yayınları) hakkındaki yazısında kitaptan yaptığı alıntı yardımcı olabilir (Alıntıyı alıntılamak konulu eleştirilere açığım.):

“Tabiat, yaşı kemale ermiş bir insandan, yolculuğun başını ve sonunu, tıpkı bu ikisi arasında görülen olağanüstü hayaller gibi, umursamazca kabullenmesini bekler. Hayal gücünün, ölümsüzlerin ve olgunlaşmamışların tattığı o yüce hazzın, bir hududu olmalıdır. Yaşamdan tat almanın koşulu, onun tadını haddinden fazla çıkarmamaktır.”

Newsweek Türkiye de hayatın içinde, hayatın kendisine çok benzer bir yolculuktu. Her ne kadar tadını haddinden fazla çıkarmış hissetmesek de… Yeni başlangıçta ise, işin getirdiği zamansızlık nedeniyle yeterince ilgilenilmeyen bu blog, kitaplıktan her daim göz kırpan okunmamış kitaplar, itinayla bekletilen güzel ciltli boş defterler, az kullanılmış kalemler, sert kahveler ve yeni gün doğumları olacak. Hepsi de fotoğraftaki masada olacak. Masa deyince, hatırlattığı şiiri anmamak olmaz. Edip Cansever’in “Yerçekimli Karanfil” (Adam Yayınları, Toplu Şiirleri I) kitabındaki “Masa da Masaymış Ha” adlı şiiri elbette…

Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.

Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder